Anestezist Olmayanlar İçin Sedasyon Uygulama Kılavuzu

Anestezistler; farmakolojide, fizyolojide ve sedasyon ve analjezi verilen hastaların klinik
uygulamalarında, spesifik uzmanlığa sahiptirler. Bu sebeple diyagnostik ve terapetik
uygulamalarda sedasyon ve analjezi prosedürleri ile kurumsal politikaların geliştirme
çalışmalarına sıklıkla davet edilirler. Bu sürece yardımcı olmak amacıyla Amerikan
Anestezistler Kuruluşu, bu "Sedasyon ve Analjezinin Anestezist olmayanlar tarafından
Uygulama Kılavuzu”nu hazırlamıştır.
Uygulama Kılavuzları; uygulayıcılar ve hastaların sağlıkla ilgili karar vermelerinde onlara
yardımcı olacak tavsiyeleri sistematik olarak düzenler. Bu tavsiyeler, klinik ihtiyaçlara ve
sınırlamalara göre adapte edilir, değiştirilerek uygun hale getirilir veya reddedilebilirler.
Uygulama Kılavuzunun kullanımı, hiçbir spesifik sonucun garantisi olamaz. Uygulama
Kılavuzu; uygulamalar, teknoloji ve tıp bilimindeki gelişimlere bağlı olarakrevize edilir. Mevcut
literatür analjezi ile ilgili uzmanların görüşleri, açık forum yorumları ve klinik fizibilite verilerinin
sentezi ile desteklenen temel tavsiyeleri sunar.
Bu revizyon, ASA’nın 1995’de adapte ettiği Kılavuzdan sonra yayınlanan verileri
içermektedir. Daha önce işaret edilen sedasyon seviyelerinin geniş alanının verilerini ve
tavsiyelerini de kapsamaktadır.
A. Tanımlar
"Sedasyon ve Analjezi”; Minimal Sedasyon (Anksiyoliz) ile, Genel Anestezi arasında kalan
durumların sürekliliğini kapsar. Sedasyon/analjezi seviyelerinin ASA tarafından geliştirilen ve
adapte edilen şekildeki tanımları Tablo.1’de verilmiştir. Bu kılavuz; Tablo 1’de belirtildiği
şekilde, spesifik olarak, Hafif Sedasyon (genellikle Bilinçli Sedasyon olarak adlandırılır)’dan
Derin Sedasyon’a kadarki sedasyon seviyelerine uygulanır. 
B. Odak
Bu kılavuz; anestezyolojide uzman olmayan uygulayıcılar tarafından çok çeşitli kurumlarda
(ör. hastahaneler, özel klinikler, doktorlar, dişhekimleri ve diğer muayenehanelerde)
gerçekleşen uygulamalarda uygulanabilecek şekilde düzenlenmiştir.
Minimal Sedasyonda riskin çok düşük düzeyde olması nedeniyle, bu kılavuzda
özellikle kapsama alınmamıştır. Minimal Sedasyona örnek olarak; periferal sinir
blokları, lokal veya topikal anestezi, ve;
i) ya, hiçbir yolla bir başka analjezik veya sedatif ilaç kullanmadan %50
konsantrasyonda N2O/O2 uygulamaları,
ii) veya, gözetim altında olmayan uykusuzluk, anksiyete veya ağrı tedavilerinde
uygun dozda verilen tek bir oral sedatif veya analjezik ilaçla uygulamalar.
Ayrıca kılavuz; diyagnostik veya terapetik uygulamalar altındaki hastaları (Örneğin ameliyat
sonrası analjezi, uykusuzluk tedavisindeki sedasyon gibi) ve genel veya major anestezi
iletimi altındaki hastaları da hariç tutmaktadır. (Örneğin spiral veya rektal/kaudal bölgelere
anestezik madde zerkedilmesi) Bu tür hastaların tıbbi bakımlarının, medikal yönlendirme
veya anestezi uzmanı gözetiminde uygulayıcı pratisyen veya bir başka uzman doktor
tarafından yapılması gerekir ki, bu sayılanların da uygulanan sedasyon veya anestezi türüne
uygun şekilde sedasyon, anestezi ve acil kurtarma teknikleri konusunda özel eğitim almış
olmaları gerekir. 
C. Amaç
Bu kılavuzun amacı, muayenehanedeki uygulayıcıların, sedasyon/analjezinin faydalarını,
riski en aza indirerek hastalarına sunabilmelerini sağlamaktır.
İlk olarak, sedasyon/analjezi, hastaların anksiyete, rahatsızlık veya ağrıdan kurtularak hoş
olmayan uygulamaları tolere edebilmelerini sağlar. İkincisi, çocuklarda ve iletişim kuramayan
hastalarda, özellikle rahatsızlık vermese de hastanın hareket etmesinin istenmediği
durumlarda sedasyon/analjezi, uygulamaları hızlandırabilir, kolaylaştırabilir. Bazen bu
sedasyon uygulamaları, kardiyak veya solunum depresyonlarıyla sonuçlanabilir. Bunlar, hızla
fark edilmesi gereken ve hipoksik beyin hasarı, kalp durması veya ölüm riskini engellemeye
uygun şekilde davranılması gereken durumlardır. Tersine, yetersiz sedasyon/analjezi de
hastanın gereksiz rahatsızlığına veya hastanın strese karşı iletişimsizlikten kaynaklanan
veya fizyolojik veya psikolojik açıdan ters tepki vermesine sebep olabilir. 
D. Uygulama
Bu kılavuz hazırlanırken genele uygulanabilir olması ve kapsamın geniş tutulması
hedeflenmiştir. Sedasyon/analjezi ajanları ve tekniklerinin uygun seçimi; uygulayıcının
bireysel tercihi ve deneyimlerine, hastanın veya uygulamanın gerektirdiği ihtiyaçlar veya
sınırlandırmalara, beklenilenden daha derin sedasyon seviyesi oluşması ihtimaline bağlıdır.
Spesifik bir hastanın, sedatif ve analjezik ilaçlara nasıl tepki göstereceğini tahmin etmek her
zaman mümkün olmadığı için belirli bir sedasyon seviyesini oluşturmayı hedefleyen
uygulayıcının, başlangıçta hedeflediği seviyeden daha derin seviyeye ulaştığında hastayı acil
kurtarması mümkün olabilmelidir. Bunun anlamı, Hafif (Moderate) Sedasyonda, tekrarlanan
veya acılı uyarılara anlamlı tepki gösterebilen hastalarda, solunum yolunda uyuşma veya
hipoventilasyon (akciğerdeki havanın normalden az olması) durumunda, uygulayıcının
bununla baş edebilmesidir. Derin Sedasyonda ise, hastanın, tekrarlanan veya acılı uyarılara
anlamlı tepki verememesi ve solunum veya kardiyovasküler kararsızlık göstermesi
durumunda uygulayıcının durumu kontrol edebilmesidir. Sedasyon seviyeleri için tavsiyeler
uygulayıcının hedeflediği sedasyon seviyeleri ile ilişkilidir. Verilen örnekler; solunum
değerlendirmesi, uygulama öncesi açlık durumu ve iyileşme prosedürlerini göstermek
amaçlıdır. Ancak, hasta seçimi, uygulamalar, ilaçlar ve teçhizatla ilgili nihai sorumluluk,
uygulayıcılara ve kurumlara aittir. 
E. Özel Görev Ekibi Üyeleri ve Danışmanları:
i) yayınlanmış vakaların taranması,
ii) rutin olarak sedasyon/analjezi uygulayan; anestezist olmayan doktorlar ve
dişhekimleri ile, sedasyon/analjezi konusuna özel ilgi duyan anestezistlerden
oluşan bir Danışmanlar Kurulu’nun fikirlerini almak (bkz. Ek I),
iii) bu kılavuzdan etkilenmesi muhtemel uygulayıcılar topluluğu ile bir konsensüs
kurmak için,
10 üyeli Özel Görev Ekibi (ÖGE) tayin edilmiştir. ÖGE, A.B.D’nin çeşitli coğrafik
bölgelerinden, hem özel, hem akademik uygulamalarda bulunan anestezistleri, bir
gastroenterolog, ve ASA’nın Uygulama parametreleri Komitesi’nden bir metodolojisti
kapsamaktadır. 
BerkBS paylaşım serisi – 03 ANESTEZİST OLMAYANLAR İÇİN
 SEDASYON/ANALJEZİ UYGULAMA KILAVUZU
 ASA
5 / 36
Bu Uygulama Kılavuzu, ASA’nın Anestezist olmayanlar için Sedasyon ve Analjezi
Kılavuzu’nun güncel bir revizyonudur1
. ÖGE, bu kılavuzu 5 adımlı bir süreçte güncellemiş ve
revize etmiştir;
Birinci Adım: Revizyonla ilgili yayınlanmış orijinal araştırma çalışmaları gözden geçirilmiş ve
incelenmiş, sadece anestezist olmayanlar tarafından yapılan sedasyon uygulamalarıyla ilgili
makaleler değerlendirilmiştir.
İkinci Adım: Uzman Danışmanlar Kurulu’ndan;
i) sedasyon/analjezi sırasında kullanılmış olabilecek muhtelif metotlar ve müdahalelerin
güvenliği ve etkililiği ile ilgili bir araştırmaya katılmaları,
ii) ÖGEnin başlangıçtaki taslak raporunu gözden geçirip yorumlamaları,
istenmiştir.
Üçüncü Adım: ÖGE, iki büyük ulusal toplantıda açık forumlar düzenleyip tavsiyelerin
taslakları için veriler toplamışlardır. İhtisas konularının çoğunu temsil eden ulusal
organizasyonlardan tipik sedasyon/analjezi uygulamaları yapan üyelerinden temsilciler
göndermeleri talep edilmiştir.
Dördüncü Adım: Revize edilmiş ve güncellenmiş Kılavuzun; yürürlüğe konmasının fizibilitesi
ve finansal getirileri hakkındaki fikirlerini değerlendirmek için danışmanlara anketler
uygulanmıştır.
Son Adım: Mevcut tüm bilgiler ÖGE tarafından kullanılarak Kılavuz tamamlanmıştır. 
F. Kanıtların Elde edilebilmesi ve Gücü:
Kanıta dayalı Kılavuz; itinalı, analitik süreçlerle oluşturulmuştur. Okuyucuya yardımcı olmak
için, Kılavuzda, gerçek analizlerde kullanılan teknik terim ve veriler yerine, anlaşılması daha
kolay olan muhtelif tanımlayıcı terimler kullanılmıştır. 

Bu tanımlayıcı terimlerden aşağıda verilenler; bilimsel literatürden elde edilen bilimsel
verilerin gücünü tanımlamaktadır.
Destekleyici: Yeteri kadar bilginin mevcut olduğunu belirten ifade.
Bu bilgiler; klinik bir müdahale ile klinik bir sonuç arasında istatistiksel olarak
önemli bir ilişkinin (P<0,01) meta-analiz tekniği kullanılarak tanımlanması için
yeterli seviyede düzenlenmiş çalışmalardan elde edilmiştir.
Önerilebilir/Açık: Klinik bir müdahale ile klinik bir sonuç arasındaki ilişkinin, yönlendirici bir
 değerlendirilmesi için, vaka raporları ve tanımlayıcı çalışmalardan alınmış,
 yeteri kadar bilginin mevcut olduğunu belirten ifade. Bu tür nitel bilgiler, ilişkinin
 öneminin istatistiksel değerlendirmesini sağlamaz.
İki yönlü: Nitel verilerin, klinik bir müdahale ile ilgili klinik sonuçlar için açık bir direktif
 sunmadığını belirten ifade. Ya bilgilerin miktarı yetersizdir veya toplanan
 karşılaştırmalı çalışmalar, gruplar veya durumlar arasında önemli miktarda
 farklılıklar bulunmamıştır.
Aşağıdaki terimler, literatürde mevcut bilimsel kanıtların yetersiz olduğunu ifade eder;
Sonuçsuz: Yayınlanmış çalışmaların mevcut olduğunu fakat klinik müdahale ile klinik
 sonuç arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için kullanılamayacağını belirtir.
 Çünkü bu çalışmalar ya "Kılavuzun Odağı”nda tanımlandığı şekilde kapsam
 için önceden tanımlanmış kriterleri karşılamıyor veya analitik yönden veya
 araştırma düzenine bağlı bulguların açık nedensel yorumlarını
 sağlayamıyordur.

Yetersiz: Klinik bir müdahale ile klinik sonuç arasındaki ilişkiyi inceleyen yayınlanmış
 çalışmaların çok az olduğunu belirtir.
Sessiz: Yayınlanmış mevcut literatürde ilgili ilişkiye işaret eden çalışma bulunmamaktadır. 
Aşağıdaki terimler, herhangi belirli bir konuda, danışmanlardan gelen anket cevaplarını
tanımlamaktadır. Cevapların; ‘1’ (kesinlikle katılmıyorum) ile ‘5’(kesinlikle katılıyorum)
arasında dağılan orta noktası ‘3’ (yorumsuz) olan 5 ölçekli skala üzerinden verilmesi
istenmiştir.
Kesinlikle hemfikir: Medyan değeri ‘5’ (Cevapların en az %50’si ‘5’)
Hemfikir: Medyan değeri ‘4’ (Cevapların en az %50’si ‘4’ veya ‘5’)
İki yönlü: Medyan değeri ‘3’ (Cevapların en az %50’si 3 veya daha düşük)
Katılmıyor: Medyan değeri ‘2’ (Cevapların en az %50’si ‘1’ veya ‘2’)
Kesinlikle katılmıyor: Medyan değeri ‘1’ (Cevapların en az %50’si ‘1’) 
1. Hasta Değerlendirme:
Sedasyon/analjezi sonuçları ile hastanın uygulama öncesi değerlendirilme performansı
arasındaki ilişkinin değerlendirilmesine yönelik yayınlanmış kanıtlar, yetersizdir. Bilinçli
Sedasyon veya derin sedasyon/analjezi verilen hastalarda oluşan ters sonuçlarla önceden
gerçekleşmiş medikal durumların bazıları arasındaki ilişkiyle ilgili açık kanıtlar mevcuttur.
Uygulama öncesindeki uygun değerlendirmenin (hasta geçmişi ve fiziksel inceleme) yeterli
sedasyon ihtimalini artırdığı ve hem bilinçli sedasyon hem derin sedasyon için ters sonuç
ihtimalini azalttığı konusunda danışmanlar kesinlikle hemfikir olmuştur.
Tavsiyeler: Sedasyon/analjezi uygulayan hekimler, hastanın tıbbi geçmişinin sedasyon
kaynaklı yönlerini ve bunların sedasyon/analjeziye karşı hasta tepkisini nasıl
değiştirebileceğini bilmelidir. Bunlar;
i) ana organ sistemlerindeki anormallikler,
ii) lokal ve genel anestezi kadar sedasyon/analjezide de önceki ters deneyimleri,
iii) ilaç alerjileri, devam etmekte olan medikasyonlar ve potansiyel ilaç etkileşimleri,
iv) son kullanılan oral ilaçların zamanı ve yapısı,
v) sigara, alkol veya madde bağımlılığı geçmişi gibi örneklenebilir.
Sedasyon/analjezi uygulanacak olan hastaların, (focused) fiziksel incelemeye tabi tutulmaları
gereklidir. Bu inceleme, vital işaretler, kalp ve akciğerlerin oskülasyonu ve solunum yolunun
değerlendirilmesini kapsar (Örnek 1). Uygulama öncesi laboratuar testleri, hastanın mevcut
medikal durumundan ve sonuçların sedasyon/analjezi uygulamasını etkileyeceği ihtimalinden
yola çıkılarak yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler, sedasyonun başlamasından hemen önce
teyit edilmelidir.
2. Uygulama Öncesi Hazırlık:
Hastaya (çocuklar veya ehil olmayan yetişkinler için velisine) uygulama öncesinde sedasyon
ve analjezi hakkında bilgi vermenin faydaları ile ilgili literatür yetersizdir. Uygulama öncesinde
uygulamanın riskleri, faydaları ve sedasyon ile analjezinin alternatifleri konusunda hastalara
uygun şekilde bilgi vermenin, hasta tatminini artırdığı konusunda danışmanlar, Bilinçli
Sedasyon uygulamalarında hemfikir, derin sedasyon uygulamalarında kesinlikle hemfikirdir.
Sedatif ve analjezikler, ulaşılan sedasyon/analjezi seviyesiyle orantılı olarak solunum yolu
reflekslerini bozma eğilimi gösterirler. Sedasyon seviyesine olan bu bağımlılık, danışmanların
görüşlerine de yansımıştır; Uygulama öncesi açlık durumunun riskleri azalttığı konusunda
bilinçli sedasyon uygulamaları için hemfikir, derin sedasyon uygulamaları için kesinlikle 
hemfikirdirler. Uygulama öncesinde midenin boş olması durumunun pratikte mümkün
olmadığı acil durumlarda, hedeflenen sedasyon seviyesinin modifiye edilmesi (yani daha az
sedasyon uygulanması) konusunda danışmanlar, bilinçli sedasyon uygulamaları için hemfikir
olup, derin sedasyon uygulamaları için kesinlikle hemfikirdirler. Bilinçli sedasyon veya derin
sedasyon uygulanan hastalarda, uygulama öncesi mide boşluğuna dayanarak ters sonuç
örneklerinde azalma olduğu hipotezini test edecek kadar yeterli vaka literatürde
bulunmamaktadır.
Tavsiyeler: Hastalar (veya küçükler ve ehil olmayan yetişkinler için velilerine)
sedasyon/analjezi uygulamasıyla ilgili bilgi verilmeli ve onayları alınmalıdır. Bu bilgiler,
uygulamanın yararları, riskleri ve bu terapiyle ilgili sınırlamalar ve muhtelif alternatifleri
kapsamalıdır. Elektif prosedürler için sedasyon/analjezi verilecek hastalar, prosedür öncesi
sindirim sisteminin boşaltılmasını teminen, ASA’nın "Uygulama öncesi Açlık Kuralları”nda2
tavsiye edildiği gibi, yeterli bir süre katı gıda veya sıvı almamalıdırlar (Örnek II). İvedi, acil ve
sindirim sistemi boşluğunun bozulduğu diğer durumlarda, sindirim sistemi muhtevasının
pulmonerik aspirasyon potansiyeli aşağıdakilerin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır;
i) hedeflenen sedasyon seviyesi,
ii) uygulamanın ertelenip ertelenmeyeceği,
iii) nefes borusunun intübasyon ile korunmasının gerekli olup olmadığı
3. Gözlem (Hasta Takibi):
Bilinçlilik Seviyesi: Sedasyon/analjezi uygulamaları sırasında hastaların komutlara tepkisi,
bilinçlilik seviyeleri için rehberlik vazifesi görür. Sözlü cevaplar da hastaların solunumlarının
bir göstergesidir. Tek tepkisi acılı uyarılardan kaynaklanan refleks olan hastalar, derin
sedasyonda olup genel anesteziye yaklaşmaktadırlar ve bu duruma uygun şekilde
davranılmalıdır. Hastanın bilinçlilik seviyesinin gözlenmesinin sonucu iyileştireceği veya
riskleri azaltacağı konusunda literatür sessizdir. Danışmanlar, gerek bilinçli sedasyon gerek
se derin sedasyon için, bilinçlilik seviyesinin gözlenmesinin, riskleri azalttığı konusunda
kesinlikle hemfikirdirler. ÖGE üyeleri, ilacın ters etkisi incelenip zamanlamaya dikkat edilerek
(yani serebral hipoksi veya kardiyovasküler dekompensasyonun gelişmesinden önce)
tedaviye devam edilirse, sedasyon ve analjezi ile oluşan komplikasyonların çoğunun
engellenebileceğine inanmaktadır. Hastanın gözlenmediği ve bir sonraki prosedürün
tahminle beklendiği kurulumlarda sedatif ve/veya analjezik verilen hastalar için, bu tür
komplikasyonların riskleri artmıştır. 
Pulmonerik ventilasyon: ÖGE görüşü; sedasyon/analjezi ile oluşan morbidite halinin birincil
sebebi, ilaç uygulanmış solunum(respiratory) yolu depresyonu ve solunum (airway) yolu
tıkanıklıklarıdır. Gerek bilinçli sedasyon gerek se derin sedasyon için, ventilasyon
fonksiyonunu izleme ve oskülasyon ile gözlemin yararlarını değerlendirmede literatür
yetersizdir. Ancak danışmanların kesinlikle hemfikir oldukları; ventilasyon fonksiyonunu
izlemenin veya oskülasyon ile gözlemin, sedasyon/analjezi ile oluşacak ters sonuçlar riskini
azalttığıdır. Bilinçli sedasyon sırasında kapnografi imkanının riskleri azalttığı konusunda iki
yönlü görüşleri bulunurken, derin sedasyon için riski azaltabileceği konusunda hemfikirdirler.
Hastanın fiziksel olarak müşahadeden uzakta bulunduğu durumlar için ÖGE, hem bilinçli
sedasyon hem derin sedasyon sırasında otomasyonla apne gözleminin (çıkarılan CO2
izlenmesi veya başka yollar) riskleri azalttığına inanmaktadırlar.
ÖGE, impedans pletizmograf ölçümlerinin solunum yolu tıkanıklıklarının gözlenmesinde
başarısız olabileceği konusunda uygulayıcıları uyarmaktadır. ÖGE, ventilasyon ve
oksijenasyonun ayrı ayrı olması nedeniyle, ilgili fizyolojik süreçlerde, palsoksimetre ile
oksijenasyonun izlenmesinin ventilasyon fonksiyonunun gözlenmesi yerine ikame
edemeyeceğini önemle belirtmektedir.
Oksijenasyon: Yayınlanmış veriler, sedatif/analjezik uygulanan hastalarda, oksimetre ile
oksijen desaturasyonu ve hipokseminin etkili bir şekilde izlenebildiğini göstermektedir.
Danışmanlar, sedasyon/analjezi sırasında oksimetre ile hipokseminin erken gözlenmesinin,
kalp durması ve ölüm gibi ters sonuç ihtimallerini azalttığı konusunda kesinlikle hemfikirdir.
ÖGE, sedasyon ve analjezi sırasında hipokseminin tek başına klinik değerlendirmeye oranla
oksimetre ile daha iyi izlendiği konusunda hemfikirdir.
Hemodinamikler: Bir sonuca ulaşmak için yeteri kadar yayınlamış veri bulunmasa da
ÖGE’nin görüşü; sedatif ve analjezik ajanların uygulama stresi ve hipovolemi için uygun
otonom telafi şeklini azaltabileceğidir. Diğer taraftan, eğer sedasyon ve analjezi uygun
değilse, hastalar zararlı potensiyeli olan otonom stres tepkisi gösterebilirler (ör.
Hipertansiyon, taşikardi). Hastanın kalp atışı ve kan basıncındaki değişikliklerin erken
gözlenmesi, uygulayıcıların, problemleri zamanında gözleyip müdahale etmelerini
sağlayabilir ve bu, komplikasyon riskini azaltabilir. Vital işaretlerin düzenli izlenmesinin, gerek
bilinçli sedasyon gerek se derin sedasyonda ters sonuç ihtimallerini azalttığı konusunda
danışmanlar kesinlikle hemfikirdir. Danışmanların çoğu, hem bilinçli sedasyon hem derin
sedasyon için, sedasyonun kararlı seviyesi sağlandıktan sonra vital işaretlerin 5 dakika
aralıklarla gözlenmesi gerektiğini işaret etmişlerdir. Danışmanlar, sürekli
elektrokardiyografinin derin sedasyon sırasında riskleri azalttığı konusunda kesinlikle hemfikir 
iken, bilinçli sedasyondaki etkisiyle ilgili iki yönlü görüşleri bulunmaktadır. Ancak ÖGE,
seçilmiş bireylerin (ör. Önemli kardiyovaskuler hastalığı olanlar veya ritim bozukluğu olan
hastalar) elektrokardiyografik gözleminin, bilinçli sedasyon sırasındaki riskleri
azaltabileceğine inanmaktadır.
Tavsiyeler: Bilinçli sedasyon sırasında hastanın sözlü komutlara tepkilerinin gözlenmesi rutin
olarak yapılmalıdır. İstisnalar; uygun şekilde tepki gösteremeyen hastalar (örneğin çocuklar,
mental bozukluğu olanlar ve iletişim kuramayan hastalar) veya hareket etmenin detrimental
olabileceği uygulamalardır. Derin sedasyon sırasında daha güçlü uyarıcılara karşı hastanın
tepkisi araştırılmalı, kontrendikasyon olmadıkça, hastanın genel anestezi durumuna
sürüklenmediğinden emin olunmalıdır. Sözlü cevabın mümkün olmadığı durumlarda (ör. Oral
cerrahi, üst endoskopi) başparmağı yukarı doğrultarak işaret edebilme veya sözlü veya hafif
dokunmalı uyarılara cevap olarak bilinçlilik göstergesi, hastanın solunum yolunu kontrol
edebildiğini veya gerektiğinde derin soluk alma yetisini gösterir ki bu da bilinçli sedasyon
düzeyini karşılar. Acılı uyarıdan doğan refleksle sınırlı olan bir tepkinin anlamlı olmadığına ve
bunun genel anestezi durumunu sergilediğine dikkat edilmesi gerekir.
Sedasyon/analjezi verilen bütün hastaların uygun alarmlı palsoksimetre ile gözlenmesi
gereklidir.Eğer varsa, oksijen saturasyon okumanın sürekli işitsel sinyalini veren
değiştirilebilir aralıklı bip sesi faydalı olabilir.Ayrıca, ventilasyon fonksiyonu, gözlem ve/veya
oskülasyon ile sürekli olarak izlenmelidir. Derin sedasyon uygulanan hastaların tamamında,
bilinçli sedasyon uygulamalarında ise ventilasyonu direkt olarak izlenemeyen hastalarda
çıkan CO2’in izlenmesi önemlidir. Mümkünse, sedasyon/analjezi başlamadan önce kan
basıncı belirlenmelidir. Sedasyon/analjezi oluşturulduğunda da bu tür gözlemler uygulamaya
dahil edilene kadar (ör. Uygun şekilde sedate edilen hastayı uyandırabilecek BP cuff
stimulasyonu bulunan pediyatrik MRI) kan basıncının 5 dakika aralıklarla ölçülmesi gereklidir.
Elektrokardiyografik gözlem, derin sedasyondaki tüm hastalar için kullanılmalıdır; önemli
kardiyovasküler hastalığı olan veya ritim bozukluğu ihtimali olan hastalarda bilinçli
sedasyonda da elektrokardiyografik gözlem yapılmalıdır.
4. Gözlenen Parametrelerin Kaydı:
Hastaların bilinçlilik seviyeleri, solunum fonksiyonları veya hemodinamiklerinin eşzamanlı
kayıtlarının yararları konusunda literatür sessizdir. Danışmanlar, eş zamanlı kayıtların
yararlılığı konusunda, bilinçli sedasyon uygulamaları için hemfikir, derin sedasyon
uygulamaları için kesinlikle hemfikirdirler. ÖGE konsensüsü; teknik olarak engeli
bulunmadıkça (ör. İletişimsiz veya sorunlu hastalar) vital işaretler ve solunum değişiklikleri;
sedasyon/analjezi başlamadan önce, sedasyon/analjezi medikasyon uygulama sonrası ve
uygulama sırasında düzenli aralıklarla, nekahat devresinin başlangıcında ve hasta çıkışından 
hemen önce kaydedilmelidir. ÖGEnin görüşü; hasta verilerinin eş zamanlı kayıtları (otomatik
veya manuel), ters olayların sebepleri veya gereksinimini belirlemede kritik olduğunu
gösterebilecek eğilimleri açığa çıkarabilir. Ayrıca manuel kayıtlar, hastaya bakan kişinin
zaman içinde hastanın durumundaki değişiklikleri fark etmesini sağlar.
Tavsiyeler: Gerek bilinçli sedasyon gerek derin sedasyon için hastanın bilinçlilik düzeyi,
ventilasyon ve oksijenasyon durumu ve hemodinamik değişikliklerin belirlenmesi; uygulanan
medikasyon miktarı ve tipi, uygulama süresi ve hastanın genel durumuna bağlı olarak
gerçekleşir. Bu en azından;
i) uygulama başlamadan önce,
ii) sedatif/analjezik ajanların uygulanmasını takiben,
iii) nekahat devresinin başında,
iv) hasta çıkışından hemen önce
yapılmalıdır. Eğer kayıtlar otomatik olarak yapılıyorsa, cihaz alarmlarının, bakım ekibini
hastanın durumundaki kritik değişikliklerde uyaracak şekilde kurulmaları gerekir.
5. Hasta gözleminden sorumlu bir kişinin mevcut olması:
Hernekadar literatür bu konuda "sessiz” olsa da, ÖGE, sedasyon/analjezi sırasında sorumlu
bir kişinin, hastanın durumunun tamamen farkında olacağı bir prosedür gerçekleştirmesinin
mümkün olamayabileceğini kabul eder. Bilinçli sedasyon uygulamalarında, uygulamayı
yapan kişiden ayrı bir kişinin hastayı gözlemek için mevcut olmasınınn, hasta rahatını ve
tatminini artırdığı ve riskleri azalttığı konusunda danışmanlar hemfikirdir. Derin sedasyon için
danışmanlar bu doğrultuda kesinlikle hemfikirdir. Bilinçli sedasyon sırasında hastayı
gözleyen bir kişinin, uygulayıcıya kısa süreli yardımcı görevleri kesintisiz sağlayabileceği
konusunda danışmanlar kesinlikle hemfikirdir. Derin sedasyon sırasında ise danışmanların
hemfikir olduğu, bu kişinin başka sorumluluklarının ol-ma-masıdır.
Tavsiyeler: Uygulamayı gerçekleştiren uygulayıcıdan ayrıca belirlenen bir kişi,
sedasyon/analjezi uygulamaları boyunca hastayı gözlemelidir. Derin sedasyon sırasında bu
kişinin başka sorumlulukları olmamalıdır. Ancak, bilinçli sedasyonda bu kişi; hastanın
sedasyon/analjezi seviyesi ve vital işaretlerde kararlılık sağlandıktan sonra, sedasyon
seviyesinin devam ettiğinin uygun şekilde gözlendiği sağlandığında, minör ve kesintiye
uğrayabilecek görevlere yardımcı olabilir.
6. Personel Eğitimi:
Hasta sonuçları ile ilgili eğitimin etkililiği hakkında literatür sessiz kalsa da, danışmanların
kesinlikle hemfikir oldukları; sedasyon/analjezi sırasında genelde kullanılan ajanların
farmakolojisi eğitim ve öğrenimi, tatmin edici sedasyon ihtimalini yükseltir ve gerek bilinçli 
sedasyon gerek se derin sedasyonda oluşabilecek ters sonuçların riskini azaltır. İlgili spesifik
konular şunları içerebilir;
i) Konkominant (birbirine bağlı) olarak uygulanan opioidler nedeniyle oluşan sedasyon
altındaki solunum depresyonu kontrolü,
ii) sedasyon veya analjezik ajanların dozları arasında yeterli süre verilemediğinde kümülatif
aşırı dozdan oluşan sonuçlar,
iii) farmakolojik antajonistlerin, sedasyon ve analjezik ajanlar üzerindeki rolünü yeteri kadar
tanıyamama.
Sedasyon/analjezinin birincil komplikasyonları, solunum ve kardiyovasküler depresyonla ilgili
olduğu için, ÖGE konsensüsü; hastayı gözlemden sorumlu kişinin, sedasyon/analjezi ile ilgili
komplikasyonları tanıması için eğitilmesi gerektiğidir. Sedasyon/analjezi bir süreklilik durumu
oluşturduğu için, bilinçli sedasyon uygulayıcılarının derin sedasyon durumuna giren hastaları
kurtarabilmeye, derin sedasyon uygulamaya kalkanların da genel anestezi durumuna geçen
hastaları kurtarabilmeye ehil olmaları gerekir. Bu sebeple, danışmanların kesinlikle hemfikir
oldukları; temel yaşam destek becerileri (CPR, maskeli ventilasyon) konusunda eğitilmiş en
az bir kalifiye kişinin hem bilinçli sedasyon hem de derin sedasyon sırasında uygulama
odasında hazır bulunmasının gerekliliğidir. Ayrıca, danışmanların hemfikir olduğu; ileri yaşam
destek becerileri (nefes borusu intubasyonu, defibrilasyon, acil kurtarma ilaçları kullanımı)
olan kişinin bilinçli sedasyon sırasında hemen gelebileceği yakınlıkta (1-5 dakikalık
mesafede) olması, derin sedasyon sırasında ise uygulama odasında bulunmasının
gerekliliğidir.
Tavsiyeler: Sedasyon/analjezi verilen hastalardan sorumlu olan bireylerin, uygulanan
ajanların farmakolojisini ve opioidler ve benzodiazepinler için farmakolojik antajonistlerin
rolünü anlamaları gereklidir. Sedasyon/analjezi verilen hastaları gözlemden sorumlu kişilerin,
ilgili komplikasyonları fark edebilmeleri gereklidir. Sedasyon/analjezi uygulandığı her zaman,
hastanın solunum yolu ve pozitif basınç ventilasyonunu sağlayabilecek en az bir kişinin ve
ilave yardım çağırabilmeyi sağlayacak araçların bulunması gereklidir. Bilinçli sedasyon
uygulamalarında ileri yaşam destek tecrübesi olan bir kişinin hemen hazır olabilecek kadar
yakında (5 dakika içinde ulaşabilecek kadar) bulunması, derin sedasyon uygulamalarında ise
uygulama odasında hazır bulunması tavsiye edilir.
7. Acil teçhizatın mevcut olması:
 Literatür bu konuda sessiz kalsa da, danışmanların kesinlikle hemfikir oldukları; uygun
kapsamdaki acil teçhizatın hazırda bulundurulması, hem bilinçli sedasyonun hem derin
sedasyonun risklerini azaltmasıdır. Sedasyon/analjezi sırasında kardiyak defibrilatöre ihtiyaç
duyulması ile ilgili olarak literatür yine sessiz kalmaktadır. Danışmanların hem fikir oldukları; 
bilinçli sedasyon sırasında, hem hafif (hipertansiyon) hem ciddi kardiyovasküler hastalığı olan (istemi konjestif bozukluklar) hastalar için, bir defibrilatörün hemen hazır bulunmasının gerekliliğidir. Derin sedasyon sırasında tüm hastalar için defibrilatör bulundurulmalıdır. Tavsiyeler: İlave oksijenle solunum yolu açma ve pozitif basınç ventilasyonu için uygun kapsamlı teçhizat bulundurmak kadar, farmakolojik antajonistler de, sedasyon/analjezi uygulanan her zaman, mevcut bulundurulmalıdır. Emiş hattı, ileri solunum teçhizatı ve acil kurtarma medikasyonlarının hemen bulunabilmesi ve çalışır durumda olması gereklidir (Örnek III). Derin sedasyon uygulandığında; her zaman, bilinçli sedasyon uygulandığında; hafif veya ciddi kardiyovasküler hastalığı olan hastalar için fonksiyonel bir defibrilatör hazır bulundurulmalıdır. 8. İlave oksijen kullanımı: Literatür, bilinçli sedasyon sırasında ilave oksijen kullanımını desteklemekte, derin sedasyon sırasında ilave oksijen kullanımının hipoksi frekansını azalttığını ileri sürmektedir. Danışmanlar, bilinçli sedasyonda ilave oksijenin hasta riskini azalttığı konusunda hemfikir, derin sedasyon için kesinlikle hemfikir bulunmaktadırlar. Tavsiyeler: Sedasyon/analjezi uygulamalarında ilave oksijen temini için ekipman mevcut olmalıdır. Bilinçli sedasyon uygulamalarında ilave oksijen dikkate alınmalıdır. Derin sedasyonda, belirli bir hasta veya uygulama için özellikle kontrendikasyon bulunmadıkça, ilave oksijen uygulanmalıdır. Sedasyon/analjezi sırasında eğer hipoksemi bekleniyor veya oluşuyorsa, ilave oksijen uygulanmalıdır 9. Sedatif/analjezik ajanların birleşimi: Literatür, bir sedatifin bir opioidle birleştirilmesinin, bilinçli sedasyonu etkili kıldığını ileri sürmektedir. Yeterli düzeyde bilinçli sedasyon oluşumunda bir opioidin tek başına mı yoksa opioid ile bir sedatifin birleşiminin mi daha etkili olduğu konusunda iki yönlü görüşler bulunmaktadır. Derin sedasyon için sedatif-opioid bileşimleri ile tek başına sedatifin etkililiğinin karşılaştırılmasında literatür yetersizdir. Danışmanların hemfikir oldukları; sedatif ve opioidlerin birleşiminin tatmin edici düzeyde bilinçli sedasyon ve derin sedasyon temin edeceğidir. Ancak yayınlanmış veriler, sedasyon ve opioidlerin birleşiminin ters sonuçları artırabileceğini ileri sürmektedir. Bu ters sonuçlar, ventilasyon depresyonu ve hipoksemiyi kapsamaktadır. Bu konuda hem bilinçli sedasyon hem de derin sedasyon için danışmanların iki yönlü görüşleri bulunmaktadır. ÖGE konsensüsü; sedatif ve analjezik ajanların sabit bileşimi, sedatif/analjezinin bireysel komponentlerinin, uygulamanın ve hastanın bireysel 
ihtiyacını cevaplayabilecek şekilde uygun titrasyonu sağlayamayabileceği ve ilgili riskleri
artıracağı şeklindedir.
Tavsiyeler: Sedasyon/analjezik ajanların birleşimi, hastanın durumu ve gerçekleştirilen
uygulama ile tutarlı şekilde uygulanabilir. İdeal olan, istenilen etkinin sağlanması için her
komponentin bireysel olarak uygulanmasıdır (ör. Ağrının giderilmesi için ilave analjezik
medikasyon, farkındalık veya anksiyetenin azaltılması için sedatif medikasyon). Sedatif ve
analjezik ajanların birleştirilmesinin solunum depresyonu ve solunum yolu tıkanıklığına sebep
olma eğilimi, her bir komponentin dozunun uygun şekilde azaltılması ihtiyacını ve solunum
fonksiyonunun sürekli gözlenme ihtiyacını vurgular.
10. IV sedatif ve analjezik medikasyonların titrasyonu:
İstenilen sedasyon ve/veya analjezi seviyesine ulaşılana kadar IV sedatif/analjezik ilaçların
küçük, kademeli dozlarla uygulanması mı, hastanın boyu, kilosu, yaşına bağlı olarak tek bir
dozun verilmesi mi tercih edilmeli; bu konuda literatür yetersizdir. Danışmanlar, hem bilinçli
sedasyon hem derin sedasyon için kademeli ilaç uygulamasının, hasta rahatlığını artırdığı ve
riskleri azalttığı konusunda kesinlikle hemfikirdirler.
Tavsiyeler: IV Sedatif/analjezik ilaçlar, küçük kademeli dozlarda, analjezi ve sedasyonun
istenilen son noktasına ulaşana kadar titrasyonla verilmelidir. İlave ilaç verilmesinden önce,
her dozun etkisi görülene kadar dozlar arasında yeterli sürenin geçmesi gerekir. IV yolların
dışındaki ilaç uygulamalarında (oral, rektal, intramaskuler, transmaskozal) ilave
uygulamadan önce verilen ilacın absorbsiyonu için yeterli sürenin geçmesi sağlanmalıdır.
İlave sedasyon/analjezi için, oral medikasyonların dozlarının tekrarlanması tavsiye edilmez
çünkü absorbsiyon, beklendiği gibi olmayabilir.
11. Sedasyon/analjezi için kullanılan anestetik induksiyon ajanları (Propofol,
Metoheksidal, Ketamin):
Literatürde ileri sürülen; anestezist olmayanlar tarafından uygulandığında, propofol ve
ketaminin yeterli düzeyde bilinçli sedasyon, metoheksidalin de derin sedasyon temin
edebildiğidir. Propofol veya Ketamin’in, anestezist olmayanlar tarafından derin sedasyonda
kullanıldığı zamanki etkililiğini değerlendirebilmek için literatür yetersizdir. Propofol’la bilinçli
sedasyon veya derin sedasyonun aynı sedasyon seviyesinde Midazolam’la oluşan farklı
sonuçlarla ilgisini belirlemede de literatür yetersizdir. Bu medikasyonların kullanımının yeterli
seviyede bilinçli sedasyon oluşturma ihtimallerini etkileyip etkilemediği konusunda
danışmanların ikili görüşleri bulunmakta iken, bunların kullanımının yeterli (tatmin edici)
seviyede derin sedasyon ihtimalini artırdığı konusunda hemfikirdirler.Ancak, bu 
medikasyonların engellenmesinin, bilinçli sedasyon sırasında ters sonuçlar oluşması
ihtimalini azalttığı konusunda danışmanlar hemfikirdirler. Derin sedasyonda ters sonuçlara
etkisi konusunda iki yönlü görüşleri bulunmaktadır.ÖGE, Metoheksidal ve Propofol’ün
bilinçlilik seviyesinde ve kardiyorespiratorik fonksiyonlarda hızlı, derin düşüşlere sebep
olduğu konusunda uygulayıcıları uyarmaktadır. Bu durum, potansiyel olarak genel anestezi
ile sonuçlanmaktadır. ÖGE, Ketamin’in de genel anesteziyle sonuçlanan bilinçlilik
seviyesinde dozla bağlantılı düşüşler oluşturduğuna dikkat çekmiştir. Her ne kadar
kardiyorespiratorik depresyonla diğer sedatiflere göre daha az ilişkili olabilse de solunum
yolu tıkanıklığı, laringospazm ve akciğer aspirasyonu yine de Ketamin’le oluşabilir Dahası,
ayırıcı özellikleri nedeniyle, sedasyon derinliğinin olağan işaretlerinden bazıları
gerçekleşmeyebilir (ör. Derin sedasyon ve genel anestezi sırasında hastanın gözleri açık
kalabilir). ÖGE ayrıca bu ilaçların hiçbirinin spesifik farmakolojik antajonistlerinin olmadığına
dikkat çekmektedir.
Tavsiyeler: Bilinçli sedasyon hedeflendiğinde bile, hangi yolla olursa olsun Propofol veya
Metoheksidal verilen hastalara, derin sedasyon için gerekli olana uygun dikkatin gösterilmesi
gereklidir. Bu ilaçları uygun şekilde uygulayan uygulayıcıların, genel anestezi dahil tüm
sedasyon seviyelerindeki hastaların acil kurtarılması konusunda yetkin olmaları gereklidir.
Ketamin verilen hastaların, ulaşılan sedasyon seviyesiyle tutarlı şekilde bakımları
yapılmalıdır.
12. IV Ulaşım:
Bilinçli sedasyona ulaşmada, IV olmayan yollarla uygulanan ajanlar ile IV uygulanan
sedatif/analjezik ajanların karşılaştırmalı faydaları ve etkililiği konusunda, yayınlanmış
literatürde iki yönlü görüşler bulunmaktadır. Bu konuda derin sedasyon için literatür
yetersizdir. Bilinçli sedasyon için uygulama yollarının karşılaştırmalı güvenliği ile ilgili literatür
iki yönlüdür ve derin sedasyon için yetersizdir. Danışmanlar; sedatif ve analjezik ilaçların
uygulanmasının hem bilinçli sedasyon hem derin sedasyon için tatmin edici sedasyon
ihtimalini yükseltmekte olduğunda kesinlikle hemfikirdir. Gerek bilinçli sedasyon gerek derin
sedasyonda, sedatif/analjezik ilaçlar IV yoluyla uygulandığında, hastada kardiyovasküler
veya solunum depresyonu riski kalmayana kadar damardan ulaşımın devam etmesinin
gerekliliği konusunda danışmanlar kesinlikle hemfikirdir. Çünkü tatminkar sedasyon seviyesi
ihtimalini artırmakta ve ters sonuçların gerçekleşme ihtimalini azaltmaktadır. IV olmayan
yollarla başlayan sedasyon durumlarında (ör. Oral, rektal, intramaskuler) IV ulaşım ihtiyacı,
literatürde yeterli miktarda gösterilmemiştir. Ancak IV ulaşımın başlangıcı; sedasyon etkisi
başladıktan sonra olursa, gerektiğinde ilave sedatif/analjezik ve acil kurtarma ilaçlarının da
uygulanmasını sağlar. 
Tavsiyeler: Sedasyon/analjezi için IV medikasyon verilen hastalarda, uygulama boyunca
hastanın kardiyorespiratori depresyon riski kalmayana kadar damar yolu açık tutulmalıdır. IV
olmayan yollarla sedasyon/analjezi verilen hastalar veya IV yolu kapalı bloke edilmiş
hastalarda, uygulayıcılar IV ulaşımın sağlanması veya tekrar kurulmasının makul olup
olmadığına, vakaya dayalı olarak karar vermelidirler. Her durumda IV ulaşımı sağlayabilecek
becerisi olan bir kişinin hemen hazır olabilmesi sağlanmalıdır.
13. Tersinir Ajanlar:
Opioidler (ör. Nalokson) veya benzodiazepinler (ör. Flumazenil) için mevcut olan spesifik
antajonist ajanlar mevcuttur. Literatür, Naloksan’ın solunum depresyonu ve opioid
zerkedilmiş sedasyonu ters çevirme becerisi olduğunu desteklemektedir. Uygulayıcılar,
opioid zerkedilmiş sedasyonun akut geri dönüşünün ağrı, hipertansiyon, taşikardi veya
akciğer ödemiyle sonuçlanabileceği konusunda uyarılmışlardır. Benzodiazepin’in tek başına
veya bir opioid ile birlikte verildiği hastalardaki ventilasyon depresyonu ve benzodiazepin
zerk edilmiş sedasyonu antajonize etmede flumazenilin etkisi literatürde desteklenmektedir.
Gerek bilinçli sedasyonda gerek derin sedasyonda ters etkili ajanların anında mevcut olması,
ters sonuçlar riskinin azaltılmasıyla ilişkilidir. Danışmanlar bu konuda kesinlikle
hemfikirdir.ÖGE konsensüsü; solunum depresyonu başlangıçta ilave oksijenle tedavi
edilmeli, eğer gerekirse pozitif basınç ventilasyonu maskeyle yapılmalıdır. Flumazenil veya
Naloksan ile rutin tersinirlik gerektirmesi muhtemel olan sedasyon rejimi kullanımının
sedasyon kalitesini iyileştirdiği veya ters sonuç riskini azalttığı düşüncesine danışmanlar
katılmamışlardır.
Tavsiyeler: Sedasyon/analjezi için opioid analjezikleri veya benzodiazepinlerin kullanıldığı
durumlarda spesifik antajonistlerin hazır bulundurulmaları gereklidir. Opioidler veya
benzodiazepinlerin verildiği hastalarda spontane ventilasyon çabaların geliştirilmesinde;
opioidler için Naloksan, benzodiazepinler için Flumazenil verilebilir. Bu, özellikle solunum
yolu kontrolünün ve pozitif basınç ventilasyonunun zor olduğu durumlarda faydalı olabilir.
Farmakolojik tersinirlik öncesinde veya konkominant uygulamalarda, sedasyon/analjezi
sırasında hipoksemi veya apne gerçekleşen hastalarda yapılması gerekenler;
i) derin soluması için uyarılmalı veya teşvik edilmeli
ii) ilave oksijen verilmeli 
iii) spontane ventilasyonun yetersiz olduğu durumda, pozitif basınç ventilasyonu
uygulanmalıdır
Farmakolojik tersinirliği takiben, antajonistin dağılmasının etkisiyle sedasyon ve
kardiyorespiratorik depresyonun tekrar oluşmayacağından emin olacak kadar uzun süre
hastaların gözlenmesi gereklidir. Sedatif veya analjezik ajanların rutin tersinirlikleri de dahil
olmak üzere sedasyon rejimlerinin kullanılması önerilmez.
14. Nekahat dönemi bakımı:
Uygulama tamamlandıktan sonra komplikasyonların oluşumunda hastalar için önemli riskler
devam edebilir. Uygulamalardaki uyarıların azalması, IV olmayan uygulamalarda ilaç
absorbsiyonunda gecikme olması, ilacın yavaş eliminasyonu, sedasyon kalıntısına katkıda
bulunabilir ve iyileşme döneminde kardiyorespiratorik depresyon oluşabilir. Buna örnek
olarak intramaskuler meperidin promethazin-klorpromazin karışımları ile oral veya rektal
kloralhidrat verilmesi sayılabilir. Ayakta tedavi gören hastalarda sedasyon/analjezi
uygulandığında hastanın medikal birimden ayrılmasından sonra tıbbi müdahalede
bulunulamayacağı varsayımı dikkate alınmalıdır. Giden hastaların, uygulama sonrası
gözlenmesinin etkilerinin incelenmesi konusunda yeterli literatür bulunmasa da, danışmanlar,
sürekli gözlem, izleme ve önceden belirlenmiş hasta çıkış kriterlerinin gerek bilinçli sedasyon
gerek derin sedasyon için ters sonuç ihtimalini azalttığında kesinlikle hemfikirdir. ÖGE
konsensüsü; hasta çıkış kriterlerinin, hastanın eğitimli personel gözetiminden çıkmasından
sonra kardiyorespiratorik depresyon riskini en aza indirebilecek şekilde düzenlenmiş olması
gereğidir.
Tavsiyeler: Sedasyon/analjeziyi takiben, hastaların, uygun eleman ve teçhizatla donanımlı
bölgede, kendi bilinç düzeylerine geri dönene kadar ve kardiyorespiratorik depresyon için
artan riskin artık bulunmadığı seviyeye dönene kadar gözlem altında tutulmaları gereklidir.
Hastaların hipoksemi riskinin kalmadığı zamana kadar oksijenasyon gözlenmelidir.
Ventilasyon ve dolaşım, hastanın çıkış için uygun hale gelmesine kadar gözlenmelidir.
Eğitimli personelin gözetiminden çıkmasını takiben oluşabilecek kardiyorespiratorik
depresyon veya merkezi sinir sistemi depresyonu riskini en aza indirecek şekilde hasta çıkış
kriterleri düzenlenmelidir (ör. Örnek IV)
15. Özel durumlar:
Literatür; belirli tipteki hastaların özel önlemler alınmadıkça sedasyon/analjeziyle ilişkili olarak
komplikasyonlar oluşmasında artan risk taşıdıklarını önermektedir. ÖGE de bunu
onaylamaktadır. Danışmanlar, önemli tıbbi durumları olan hastalarda (ör. Yaşı uç sınırlarda 
olanlar, ciddi kardiyak, akciğer, hepatit veya renal hastalıkları olanlar, hamileler, ilaç veya
alkol bağımlıları), uygulama öncesinde uygun tıbbi uzmanla birlikte konsültasyon
yapılmasının bilinçli sedasyonla ilgili riskleri azaltacağı konusunda hemfikirdirler. Sedasyonla
ilgili önemli risk faktörleri olan hastalarda (ör. İletişim kurulamayan hastalar, patolojik obesite,
potansiyel solunum yolu zorlukları, uyku apnesi) bir anestezist ile uygulama öncesi
konsültasyonun, bilinçli sedasyonda, tatmin edici sedasyon ihtimalini artırıp artırmadığı
konusunda iki yönlü görüşleri olsa da ters sonuçları azalttığı konusunda hemfikirdirler. Derin
sedasyon uygulamalarından önceki konsültasyonun, tatmin edici sonuçların ortaya çıkması
ihtimalini artırdığı ve riski azalttığı konusunda kesinlikle hemfikirdirler. ÖGE, acil durumlarda,
uygulama öncesi konsültasyon beklemenin faydalarının, uygulamayı geciktirme riskini
karşılayabileceğine dikkat çekmektedir.
Bilinçli sedasyon için, mezuniyet sonrası anestezyoloji eğitimi almış bir kişinin, anında
müdahale için hazırda bulunmasının, tatmin edici sonuçların gerçekleşmesi ihtimalini artırıp
artırmadığı veya ilgili riskleri azaltıp azaltmadığı konusunda danışmanların iki yönlü görüşleri
bulunmaktadır. Derin sedasyon için, danışmanlar, böyle bir kişinin hazır bulunmasının,
sedasyon seviyesinin tatmin edici düzeyde gerçekleşmesi ihtimalini artırdığı, ters sonuç
ihtimalini azalttığı konusunda hemfikirdirler.
Tavsiyeler: Mümkün olduğunda, önemli temel durumları olan hastalara sedasyon
uygulamasından önce, uygun medikal uzmanın konsültasyonu gereklidir. Uzman seçimi,
temel durumların yapısına ve durumun aciliyetine bağlıdır. Ciddi riski olan veya tıbben
kararlılık göstermeyen hastalar için (ör. Solunum yolunda beklenilen bir problem olması, ciddi
obstruktif akciğer hastalığı, koroner atardamar sorunu veya konjestif kalp problemi gibi
durumlarda) veya yeterli durumların sağlanması için tepkisiz bir noktada sedasyon ihtimali
varsa, genel anestezi konusunda eğitim almamış uygulayıcılar, bir anesteziste danışmalıdır. 
Örnek I : Sedasyon ve Analjezi için Solunum yolu değerlendirmesi:
Sedasyon/analjezi sırasında solunumda değişikliklerin oluşması ihtimali görünüyorsa, nefes
borusu intubasyonu ile veya intubasyonsuz, pozitif basınç ventilasyonu gerekli olabilir.
Normalin dışında solunum yolu anatomisi olan hastalarda bu daha zor olabilir. Ayrıca
solunum yolundaki bazı anormallikler, spontane ventilasyon sırasında solunum yolu
tıkanıklığı ihtimalini artırabilir.
Solunum yolunun kontrol altına alınmasındaki zorluklarla birlikte oluşabilecek bazı faktörler;
Hastanın geçmişi;
Anestezi veya sedasyonla yaşanılan eski problemler,
Stridor i , horlama veya uyku apnesi,
İleri düzeyde römatoid artirisii

Kromozomsal anormallik (ör. Trisomi 21)
Fiziksel inceleme;
Habitus: :Önemli derecede obesite (özellikle boyun ve yüz yapısı ile ilgili)
Baş ve boyun :Kısa boyun, sınırlı kemik uzantıları, kısa hiyoid-mental mesafe
 (yetişkinlerde <3cm), boyun kalınlığı, cervical spine hastalığı veya travma,
 trakeal sapma, yüzde şekil bozukluğu (ör. Pierre-Robin sendromu)
Ağız :Kısa açıklık (yetişkinde <3cm); dişsizlik; dışa çıkık ön dişler; sallanan veya
 örtülü dişler; dental uygulamalar; kemerli damak; makroglosi;
 bademciklerde hipertropi; küçük dilin görülememesi
Çene :Alt çenenin normalden küçük olması, geriye kaçık olması, trismus (çene
 kitlenmesi), çiğneme sırasında çenenin kapanmaması
Örnek II: ASA’nın uygulama öncesi açlık durumu ile ilgili kurallarının1
 özeti
Alınan Materyal Minimum Süre2
Sade sıvılar3
 2 saat
Anne sütü 4 saat
Bebek maması 6 saat
İnek sütü4 6 saat
Hafif yemek 5 6 saat
1
 Bu tavsiyeler seçilmiş uygulamaların yapılacağı sağlıklı kişilere uygulanır. Emziren anneler
için değildir. Bu kuralların uygulanması, tamamen boş bir sindirim sistemi olacağını
garantilemez.
2
 Yukarıdaki açlık süreleri her yaş için geçerlidir.
3
 Sade sıvılara örnekler; su, posasız meyve suyu, gazozlu içecekler, sade çay ve sade
kahve.
4 İnek sütünün, sindirim sisteminden atılma süresi katı gıda ile aynı olduğu için uygun sürenin
tespitinde alınan miktarın dikkate alınması gerekir.
5
 Tipik hafif yemek; tost ve sade içeceklerden oluşur. Kızartılmış veya yağlı besinler veya et
içeren yemeklerin sindirim sisteminden atılması daha uzun sürebilir. Uygun açlık süresi
belirlenirken alınan gıdanın hem tipi hem miktarı dikkate alınmalıdır. 
Örnek III: Sedasyon ve Analjezi için Acil Teçhizat
Kardiyorespiratorik depresyona sebep olabilecek sedatif veya analjezik ilaçların uygulandığı
her zaman uygun acil ekipmanının mevcut olması gerekir. Aşağıdaki tablo rehber olarak
kullanılmalı ve bireysel uygulama koşullarına bağlı olarak modifiye edilmelidir. Parantez
içindeki kalemler bebekler veya çocukların sedate edilmelerinde tavsiye edilir.
IV Teçhizatı:
Eldivenler
Turnike
Alkollü bez
Steril gazlı bez
IV kateterleri [24, 22]
IV hortumları [pediyatrik ‘mikrodamlalı’—60damla/ml]
IV sıvısı
İlaç aspirasyonu için muhtelif iğneler, i.m. enjektör [kemik içi kemik iliği iğnesi]
Uygun boylarda şırınga [1 ml]
Bant
Temel Solunum yolu Kontrol Ekipmanı:
O2 kaynağı (akış metre ile sağlanmak üzere regülatörlü tüplerden veya boru hattından)
Emiş kaynağı
Emiş kateterleri [pediyatrik emiş kateterleri]
Yankauer tip emiş
Yüz maskeleri [Bebek/çocuk maskeleri]
Kendinden şişebilen solunum torbası-valfi takımı [pediyatrik solunum torba-valf takımı]
Ağızdan veya burundan solunum aygıtı [bebek/çocuk solunum aygıtı]
Kayganlaştırıcı
İleri düzeyde Solunum yolu Kontrol Ekipmanı:
Larenjal maske solunum yolları [Pediyatrik Larenjal maske solunum yolları]
Larenjoskop tutucuları (test edilmiş)
Larenjoskop kesicileri [pediyatrik Larenjoskop kesicileri]
Endotrakeyal hortumlar:
 6.0, 7.0, 8.0 mm i.d. manşetli
 [manşetsiz 2.5, 3.0, 3.5, 4.0, 4.5, 5.0, 5.5, 6.0 mm i.d.]
Stylet [Endotrakeyal hortumlara uygun boylarda]
Farmakolojik antajonistler:
Nalokson
Flumazenil
Acil Medikasyonlar:
Epinefrin
Efedrin
Vasopressin
Atropin
Nitrogliserin (tablet veya sprey)
Amiodaron
Lidokain
Glikoz (%50) [%10 veya %20 glikoz]
Difenhidramin
Hidrokortizon, metilprednisolon, veya deksametason
Diazepam veya Midazolam 
Örnek IV: Sedasyon ve Analjezi sonrasında
İyileşme ve Hasta gönderme Kriterleri
Sedasyon/analjezi uygulaması yapılan her sağlık biriminin, spesifik hastalar ve prosedürlere
uygun şekilde İyileşme ve Hasta Gönderme Kriterleri geliştirmesi gerekir. Bu kriterlerle
birleştirilebilecek temel prensiplerin bazıları aşağıda verilmiştir.
A. Genel Prensipler
1. Hafif sedasyon veya derin sedasyon sonrasında iyileşmenin ve hasta göndermenin
tıbbi denetimi uygulayıcı veya bir doktor tarafından yapılmalıdır.
2. İyileşme bölümü uygun gözlem ve diriltme cihazının bulunduğu yerde olmalı veya bu
yere direkt ulaşımın mümkün olduğu şekilde donatılmış olmalıdır.
3. Hafif veya derin sedasyon uygulanan hastaların, Hasta gönderme kriterleri uygun
şekilde tamamlanana kadar gözlenmeleri gereklidir. Gözlemin süresi ve frekansı, ulaşılan
sedasyon seviyesine dayanarak, hastanın genel durumu ve hangi sedasyon/analjezi
uygulandıysa müdahalenin yapısına bağlı olarak, bireysel şekilde ayarlanmalıdır. Hastada
solunum depresyonu riski kalmayana kadar oksijenasyon gözlenmelidir.
4. Bilinç düzeyi, vital işaretler ve oksijenasyon (belirlendiğinde), belirli aralıklarla
kaydedilmelidir.
5. Hasta izleme ve komplikasyonları fark edebilme ile ilgili eğitim almış bir kişi veya
hemşire; hasta gönderme kriterleri karşılanana kadar hastanın yanında olmalıdır.
6. Komplikasyonlara müdahale edebilecek bir kişi(ör. Solunum yolu açılması, pozitif
basınç ventilasyonu uygulanması gibi), hasta gönderme kriterleri karşılanana kadar hastaya
hemen ulaşabilecek durumda hazır bulunmalıdır.
B. Hasta çıkış esasları:
1. Hasta uyanık ve çevreye uyumlu halde olmalıdır. Çocuklar ve mental engelli hastalar
başlangıçtaki kendi durumlarına geri dönmüş olmalıdır. Solunum yolu tıkanıklığı riski taşıyan
çocukların, oto çocuk koltuğunda emniyette oturtulduğunda kafasını öne eğmeleri gerektiğini,
uygulayıcıların ve ebeveynlerin mutlaka bilmeleri gerekir.
2. Vital işaretlerde kararlılık olmalı, kabul edilebilir sınırlar içinde bulunmalıdır.
3. Hastanın gönderilmeye uygun olduğunu gösteren dokümantasyonda derecelendirme
kullanılabilir. 
4. Sedasyondan çıkaran etkilerin kaybolmasıyla hastanın tekrar sedate olmayacağından
emin olunması için, tersinir ajanların (nalokson, flumazenil) en son uygulanışından sonra
yeterli sürenin (2 saate kadar) geçmesi beklenmelidir.
5. Ayakta tedavi gören hastaların, eve kadar refakat edecek ve oluşabilecek herhangi bir
uygulama sonrası komplikasyonu bildirebilecek sorumlu bir yetişkinle birlikte gönderilmesi
gerekir.
6. Ayakta tedavi gören hastalar ve refakatçilerine yazılı talimatlar şeklinde uygulama
sonrası diyet, medikasyonlar, aktiviteler ve acil durumda arayabilecekleri telefon numarası
bildirilmelidir. 
Sedasyon Seviyesinin Sürekliliği Sedasyon/Analjezi seviyeleri ve Genel Anestezinin Tarifi (ASA tarafından düzenlenmiştir.) (13 Ekim 1999 tarihinde ASA Delegeler Kurulu tarafından onaylanmıştır) Minimal Sedasyon ("Anksiyoliz”) Hafif Sedasyon/Analjezi ("Bilinçli Sedasyon”) Derin Sedasyon/Analjezi Genel Anestezi Tepkiler Sözlü uyarılara normal tepki Sözlü veya dokunmalı uyarılara anlamlı* tepki Tekrarlanan veya acılı uyarılara anlamlı* tepki Acılı uyarılarla bile uyandırılamayan Solunum yolu Etkilenmemiş Müdahale gerektirmeyen Müdahale gerekebilir Genellikle müdahale gerekli Spontane ventilasyon Etkilenmemiş Yeterli Yetersiz olabilir Çoğu zaman yetersiz Kardiyovaskuler Fonksiyon Etkilenmemiş Genellikle devam eden Genellikle devam eden Bozulabilir Minimal Sedasyon (Anksiyoliz): Hastaların, sözlü komutlara normal tepki verdikleri ilaçlı durum. İradi fonksiyonlar ve iletişim bozulabilse de, ventilasyon ve kardiyovasküler fonksiyonlar etkilenmemiştir. Hafif Sedasyon/Analjezi ("Bilinçli Sedasyon”): Hastaların, sözlü komutlara veya hafif dokunmalı sözlü komutlara anlamlı* tepki verdikleri ilaçlı bilinç depresyonu. Solunum yolunun açık olması için bir müdahale gerekmez ve spontane ventilasyon uygundur. Kardiyovaskuler fonksiyonlar genellikle devam etmektedir. Derin Sedasyon/Analjezi: Hastanın kolaylıkla uyandırılamadığı ancak tekrarlanan veya acılı uyarılara tepki verdiği ilaçlı bilinç depresyonu. Ventilasyon fonksiyonlarını bağımsız sürdürme becerisi bozulabilir. Solunum yolunun açılması için hastaya yardım gerekebilir. Kardiyovaskuler fonksiyonlar genellikle devam eder. Genel Anestezi: Acılı uyarılarla bile hastanın uyandırılamadığı ilaçlı bilinç kaybı durumu. Ventilasyon fonksiyonlarının bağımsız sürdürülmesi sıklıkla bozulur. Genellikle hastanın solunum yolunun açılması için yardım gerekir ve spontane ventilasyonda depresyon olduğu için veya nöromaskuler fonksiyonlarda ilaçlı depresyon nedeniyle, pozitif basınç ventilasyonu gerekebilir. 
Ek: Metodlar ve Analizler:
Bu kılavuzun bilimsel değerlendirmesi, aşağıdaki ifadelere veya kanıt bağıntılarına
dayandırılmıştır. Bu bağıntılar, anestetik doğum müdahaleleri ile klinik sonuçlar arasındaki
ilişkiler hakkında yönlendirici beyanları temsil etmektedir.
1. Uygulama öncesindeki hasta değerlendirmesi (yani geçmişi, fiziksel inceleme, laboratuar
değerlendirmeler, konsültasyon);
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır.
2. Hastanın uygulama öncesi hazırlığı (ör. Bilgilendirme, açlık durumu);
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır.
3. Hasta gözlem (yani, bilinç düzeyi, akciğer ventilasyonu (izleme, oskültasyon),
oksijenasyon (palsoksimetre), otonom apne gözlemi (kapnografi), hemodinamikler (ECG, BP,
HR);
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır.
4. Sedasyon ve/veya analjezi verilen hastalarda düzenli aralıklarla gözlenen parametrelerin
eş zamanlı kaydı (ör. Bilinç düzeyi, solunum fonksiyonları, hemodinamikler);
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır.
5. Sadece hasta güvenliği ve gözlemi için görevli bir kişinin bulunması;
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır.
6a. Sedasyon ve analjezi uygulayıcıların, sedasyon/analjezi ajanlarının farmakolojileri
hakkında eğitim ve öğrenim görmüş olmaları;
 a. Klinik etkililiği artırır (yani tatmin edici sedasyon ve analjezi)
 b. Ters sonuçları azaltır. 

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.